Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Komposizyon İle İlgili Konular

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 215
Kayıt tarihi : 08/04/09

Komposizyon İle İlgili Konular Empty
MesajKonu: Komposizyon İle İlgili Konular   Komposizyon İle İlgili Konular EmptySalı Nis. 14, 2009 3:43 pm

A.SÖZLÜ METNİN ÖZELLİKLERİ:

1. Bir konuyu, sahip olduğumuz birikimi kullanarak bir plân çerçevesinde anlatmadır.
2. Anlatılacak konu dinleyicileri ilgilendirmelidir.
3. Anlatıcı konuyu detaylarıyla kavramış olmalıdır.
4. Anlatılacaklar, bir plâna göre sıralanmalıdır.
5. Dilin, açık ve anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir.
6. İfadeler, duygu düşünce ve hayallerle zenginleştirilmelidir.
7. Kelimelerin ses vurgu ve tonlamalarına uyulmalıdır ve buna dikkat edilmelidir.

B.Yazılı Metnin Özellikleri

1. Bir konuyu, sahip olduğumuz birikimi kullanarak, bir plân çerçevesinde yazıyla ifade etmektir.
2. Metinde anlatılanlar, kalıcı özelliğe sahiptir.
3. Yazılı bir metnin oluşturulabilmesi için kişinin belli bir kültürel birikime sahip olması gerekir.
4. Yazacağı türün özelliklerini bilmesi ve bu özelliklere uygun bir yazı oluşturması gerekir.
5. Dilin yapısına ait özelliklerin bilinmesi, cümlelerin kuruluş biçimlerinin doğru olması gerekir.
6. Metnin anlaşılır bir dil ile oluşturulması, metinde sanatlı ifadelerin kullanılmasına engel teşkil etmez.
7. İfade yazlı olarak okuyucunun gözünün önünde olması sebebiyle ilgi – takip oranı daha elverişlidir.
8. Duygu ve düşüncelerin daha iyi anlaşılabilmesi için değişik anlatım biçimleri kullanılmalıdır ve kullanılır.

İyi Bir Okuyucu-Yazıcı Olmanın Özellikleri

İyi Bir Okuyucu Olmanın Özellikleri

1. Okuma belli bir amaca yönelik olmalıdır.Neyi niçin okuduğunu iyi bilmelisin.
2. Her şeyi aynı okuma biçimiyle okumamalıdır, kendince bir okuma plânı olmalıdır.Kitap, dergi, gazete ve ansiklopedilerin okumaları farklı farklı olmalıdır.
3. Okuduklarından faydalanabilmesi için gerekli yerlerde not almalıdır.
4. Okuduklarımızla bilgi havuzumuzu doldurur, kültürel birikimimizi artırırız.
5. Okuma geçmişle kültür bağımızı kurmanın yanında kişinin sosyal alanda belli bir yer edinmesini de sağlar. Hiç okuyanla okumayan bir olur mu?
6. Bir metni okurken kendimizi metinle bütünleştirmeliyiz.
7. Okurken belli türlerden zevk alır hâle gelmişsek o tür kitapları daha bir sıklıkla okumalıyız.
8. Meslek bilgisini genişletme ve meslekte ilerleme imkanı elde eder.
9. Araştırmaya yönelik okumalarda tarafsızlık ön plâna çıkmalıdır; yani okuyucu tarafsız olmalıdır.
10. Okuma şartlarına uymak zorundayız. Bu şartlar:Seçme, Anlama, Zevk alma, Değerlendirme, Okuma ortamı, Okuma hızı, Zihni toplama, Kaynak bilgileri öğrenme, Kalıcı olma.

İyi Bir Yazıcı Olmanın Özellikleri

1. Yazıcı olmak okuyucu olmaktan çok farklıdır. Herkes okuyucu olabilir ama herkes yazıcı olamaz.
2. Yazma kabiliyetimizin hangi türlere yönelik olduğunu iyi keşfetmemiz lazım.
3. Yazı, elde ettiğimiz kültürel birikimimizi ve yaşadığımız güzellikleri sonraki nesillere aktarır.
4. Tarihte, yer almanın şartlarından birini yerine getirmiş olur.
5. Yazdığımız her yazı, varlığımızın sınırlarından bir sınırdır.
6. Yazının kullanıldığı dilin özelliklerini ve inceliklerini gayet iyi bilmelidir ve bilir.
7. Cümlelerini oluştururken kelime hazinesinden, anlam açısından edebî sanatlardan yüksek derecede yararlanır.
8. Yazarın kullandığı kelimeler, tamamlamalar, cümle kurma biçimleri o yazarın üslûbunu oluşturur.
9. Yazı türlerinin inceliklerini bilir ve yazısında bunlara uyar.
10. Cümlede kullandığı kelimelerin yazılış biçimlerine dikkat eder, yazım yanlışı olmamasına özen gösterir. Noktalama işaretlerini anlamın en sert sınırlarını çizmede güzel bir şekilde kullanır.
11. Yazacağı konuda önceden belli bir araştırma yapmış olur ve yazısını birikimi elde ettikten sonra yazar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://oktaydogu78.forummum.com
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 215
Kayıt tarihi : 08/04/09

Komposizyon İle İlgili Konular Empty
MesajKonu: Komposizyon İle İlgili Konular   Komposizyon İle İlgili Konular EmptySalı Nis. 14, 2009 3:45 pm

ÖRNEĞİN FÂCİASI
Makalede "örnek" kelimesinin aslının Ermenice'ye dayandığı belirtilmiştir.Bu eserlerden örnekler verilerek "örnek" kelimesinin bulunmadığı belirtilmiştir.Fakat bu sözcüğün Türk halkının zekâsıyla Türkçeleştiği belirtilmiştir.Fakat "örneğin" sözcüğünün uydurmaca bir söz olduğu ve Türkçe'ye Ermenice bir kelime daha sokulmaya çalışıldığı belirtilmiştir.

"O GÜL -ENDÂM " YERİNE KONULAN CADl
Türkçe’mizde mimârî yerine yapı,eser yerine yapıt,kelime yerine sözcük,tabiat yerine doğa,mesela yerine örneğin gibi hele aygıt,kalıt,kalız,görkem,çelgen,yastına,kişi,tiri, tüm,,gürüt gibi kelimelerin kullanılması cadıyı,gül endama tercih etmek demektir.

GÜZEL VE GÜZELDEN ANLAMAK
Güzel ve güzellikten anlayan Türk milleti şiirlerinde de güzelliği çok güzel kullanılmıştır.Farsça "gönül" karşılığı olarak kullanılan "dil"i Türk, önüne isimler takarak parlatan ve nice kelimeler türetmiştir.Hatta şair sevgilisinin güzelliğini nasıl işlemiş bakın ; ince latif ve şeffaf güzellikle gül mü daha alımlıdır,yoksa senin gül rengi yanakların mı?Ter ü taze güzellikte lâle mi daha hoştur yoksa senin yüzünün güzelliği mi?Renkli güzellik bakımından nergis çiçeği mi yoksa senin elâ gözlerin mi gösterişli güzellikte ise sümbül çiçeği mi yoksa senin aldatıcı oyun edici saçların mı daha güzeldir?

NASIL ALDATIYORLAR
Divan edebiyatının Arapça ve Farsça kelimelerden oluştuğunu söyleyip bunu Türkçe olamayacağını ve anlaşılamayacağını söyleyen maksadlı kişiler atalarını kullandığı 1000 yıllık dili inkar ediyorlar.Çünkü divan şiirinde çoğunlukla sâde bir dil kullanılmıştır.Sayısızca Türkçe mısralar kullanılmıştır.

İSTANBUL KONUŞMASI
Türkçe’mizin en güzel konuşulduğu ağız İstanbul ağzıdır.Bu İstanbul ağzını İstanbullular bulmamış,güzelleştirmemiş,Urfalı Nâbi,Diyarbakırlı Ziyâ Gökalp,Üsküplü Yahya Kemâl gibi Anadolu'nun ve Balkanların köşelerinden kopup gelen şairlerin kalemlerinde ve gönüllerinde güzelleşmiş İstanbul Türkçe’si ve ne kadar Anadolu'da farklı ağızlar varsa da yazı dilinde halk İstanbul Türkçe’sini kullanmaktadır

GRAMERCİ
Dillerde değişen şeyler vardır.Diller başka vatanlardan başka sesler alırlar.Bunlardan bazen lehçeler, bazen de başka diller meydana gelir.Millet bağrında gelişen her dil hareketine hakkını vermekle olur.Gramerciler,bütün bu cehâlet ve taassupları şimdi bir medrese mirâsı gibi yaşatanlardır.

CÂNAN,NÂLAN VE GÜLDALI
Anlamı iyi bir şey olmayan bir kelimenin halkın ağzında güzel bir isim olarak çocuklarına isim olarak vermişlerdir.Gül'le ilgili olan isimlerin verilmesinin sebebi açıklanmıştır.Türk milletini içerden yıkmak isteyenler onun önce dilini ve arkasından dinini devirmek yolundadırlar.Onun tarihteki en büyük zaferlerini,bu iki asıl kaynağa bağlı oluşla kazandığını da ,onlar ,çok iyi bilirler.Yıkmak isteyişlerini asıl sebebi budur.

ATA,HOCA VE ÖĞRETMEN
Burada ata, hoca ve öğretmen kelimelerinin kullanımı hakkında bilgi verilmiştir.Bunların Türk toplumundaki kullanılış biçimi anlatılmıştır.Öğretmen kelimesinin hoca kelimesinden daha saygılı olmadığı ifade edilmiştir.Atalarımızın hocalara verdikleri önem anlatılmıştır.Bunun günümüzde de devam ettiği anlatılmıştır.

DİL SAVAŞLARI
Makalenin başında anadili öğrenmenin gerekliliği ve anadili geliştirmenin önemi anlatılmıştır.Daha sonra ise dilimizi diğer dillere karşı korumamız gerektiği anlatılmıştır.Tarihte dilimizin birçok dille savaştığı belirtilmiştir.Fakat bunlardan başarıyla çıktığı ve kendini koruduğu belirtilmiştir.Şimdi ise uydurmaca kelimelerle ve yabancı sözcüklerle dilimizin zenginliğinin kaybettirilmeye çalışıldığı anlatılmıştır.

ELİF , GÜL , ANKARA
Kelimeler,her zaman ve her vesileyle belirtildiği gibi,birer canlı varlıktır;doğarlar,yaşarlar,çok kere ,çok uzun ömürlü olurlar.Kelimelerin milletleri vardır."Elif" kelimesinin nereden geldiği anlatılmıştır.Hangi anlamlarda kullanıldığı belirtilmiştir.Daha sonra ise "gül"kelimesinin tarihi gelişimi ve dilimizdeki güzelliği anlatılmıştır."Ankara" kelimesinin tarihi anlatılıp onun Türkçeleşmiş bir kelime olduğundan bahsedilmiştir.Son olarak da dilimize giren kelimelerin Türkçeleştirildiğinden bahsedilmiştir.

SULTAN ABDÜLHAMİT'İN TÜRKÇECİLİĞİ
Burada Türk toplumlarının Türkçe’yi korumak için çalıştıkları belirtilmiştir. Bunlar şu kişilerdir; Karamanoğlu Mehmet Bey, İzzettin Keykavus,Osman Bey, Orhan Bey, II. Murat, Fatih Sultan Mehmet ve Abdülhamit tir. burada daha çok üzerinde durulan kişi ise Sultan Abdülhamit dir. Sultan Abdülhamit'in dilimizin daha çok Türkçeleşmesi konusundaki genelgeye yer verilmiştir. Genelgede Sultan Abdülhamit Türkçe’ye daha fazla yabancı kelime sokulmaması gerektiğini belirtiyor. ve okullarda daha iyi Türkçe’yle eğitim yapılması gerektiğini belirtiyor. Burada Osmanlı hükümdar ailesinin Türk Dili ne verdiği önem anlatılmıştır. Fakat son iki asırda dar kafalı adamlar tarafından bunun engellendiği belirtiliyor.

STALİN VE DİL
Makalenin başında dil hürriyetinden söz edilmiştir. Daha sonra ise Stalin’le yapılan röportajdan bahsedilip Stalin'in Osmanlıya yaptığı iftiralar anlatılmıştır. Rusya'nın Türkçe üzerinde oynadığı oyunlardan bahsedilmiştir.

TÜRKÇE'Yİ ARAYANLAR
Bizim sahip çıkamadığımız dilimize yabancı ülkelerden kişilerin korumaya çalıştığı ifade ediliyor. Bir İngiliz doçentinin Öz Türkçe'yi bulmak için bazı kişilerle konuştuğundan söz ediliyor.Türkçe'yi iyi konuşanların azaldığı belirtiliyor. İngiliz doçentinin kendi dilinde de böyle bir durumla karşılaştığından ve sokakta konuşulan İngilizce’nin Edebiyat Dili olmasından korktuğunu vurguluyor. Türkiye'de Türkçe'yi mahvetmeye çalışan insanların olduğu ve bunların Türkçe'yi yıkmak ve unutturmak lazımsa onu hem de vakit geçirmeden yapmaya çalıştıklarından bahsediyor.

FETHEDİLMİŞ TOPRAKLAR GİBİ
İlim aleminin bize bildirdiğine göre alay kelimesi de milletimiz tarafından fethedilmiş ve vatanımız gibi bizim olmuş Türkçe sözler arasındadır.''Alay'' kelimesinin dilimize allagiyankelimesinden geçtiği belirtilmiştir. Alay kelimesi Gekçe'de ,Latince'de ve Bizans Dilinde de vardır. Bu ifadeler üzerinde durulmuş ,Alay kelimesi ile ilgili deyimler verilmiştir. Son olarak ta ''Alay'' kelimesinin Türkiye'den Orta Asya'daki Türk topluluklarına yayıldığı belirtilmiştir.

EN BÜYÜK GAFLET
Ülkemizde yapılan en büyük gafletin her şeyin aşırısına gidilmesi,tarihimizle ilgili verilen yanlış bilgiler ve uydurma kelimelerdir.Bu nedenledir ki gençler büyüklerini anlamıyor ve dinlemiyorlar.Yabancı ideolojilerin Türk gençliğini etkilemeleri Türk insanının çeşitli kutuplara ayrılarak nefret içinde yaşamasına sebep oluyor.Düşmanların bizden koparmak istedikleri 3 şey vardır.
1)Milleti birbirine bağlayan tek ve güzel bir dil
2)Türk milletini tam 1000 yıl,dünyanın en ahlaklı,en medeni ve en büyük kuvveti haline getiren Türk müslümanlığı
3)Türk çocukları için daima büyük şeref ve güven kaynağı olan,milli tarih ve ecdad sevgisidir.
Eğer bunların çaresini bulamazsak yok olur gideriz.



DİL VE EDEBİYAT DERSLERİMİZ
Türk dili ve edebiyatı dersleri,çocuklarımıza milli dilin,Türk edebiyatının ve Türk edebiyatı tarihinin öğretilmesi içindir.Bu dersler,milli şahsiyeti olan bir zevkin böyle bir kültür ve tefakkürün gelişmesini sağlar.Bir kısım öğretmenlerden milletin şikayetçi olduğu belirtiliyor.Bunlar arasında ;çocuklara uydurma kelime öğretilmesi büyük edebiyatçıların bir kalemde geçilmesi ve eski eserlerin hor görülmesi olduğu belirtiliyor.sonuç olarak da edebiyat hocalarının milli duyguya sahip olmaları ve bunları öğrencilere aktarabilmeleri üzerinde duruluyor.

ÜÇ DİLİN SÖZLERİ
Burada Türkçe'nin imparatorluk dili olma özelliği üzerinde durulmuştur.Bu dillerin Türkçe'nin yanında Arapça ve Acem dili olduğu belirtilmiştir.Türkçe'de "üç dilin sözleri"hakandan mehmetçiğe ve en büyük şairden köy çocuğuna varıncaya kadar herkesin her türlü mısra ve cümlelerde derin zevkle kullandığı bir kültür ve medeniyet hazinesiydi.Bunlar,büyük bir milletin yalnız üç kıtaya değil,üç die de hakim olduğunun aziz örnekleridir.

FUAD KÖPRÜLÜ VE TÜRK DİLİ
Cumhuriyetin ilk yıllarında bazı Türkçe kelimelere öz türkçe değildir diye atmaya çalışanlar olmuştur.Bu kişilere Atatürk karşı gelmiş ve bunu ispatlatmıştır.Atatürk'ün ölümünden sonra ise bazı kişiler uydurma kelimeler üretmişlerdir.Bunlara karşı da Fuad Köprülü karşı koymuştur.Bu öz Türkçecilik adı altındaki bu harekete Türkiye'de hiç bir ciddi adam iştirak etmemişir.

HÜZÜNLÜ LATİFELER
Yazar bu bölümde aslı "d" harfiyle biten sözcüklerin "t"harfine dönüştürülmesini eleştirmiştir.Ayrıca tüm kelimelerde yapılan sert sessiz dönüşümünü de yadırgamıştır,ve bunlarla ilgili örnekler vermiştir.Son olarak da mutluluk sözü üzerinde eleştirilerini belirtmiştir.

SEL VE SAL HİKÂYESİ
Girişte dil inkılabı üzerinde durulmuştur.Daha sonra ise Türkçe kelimelere getirilen "sel" ve "sal"üzerinde durulup bunların uydurmacı kişiler tarafından uydurulduğu belirtilmiştir.Türkçe'nin kaderinin ne olduğu kişilerin eline bırakılamayacağından söz edilmiştir.Arapçadan dilimize girmiş bazı hecelere karşı haksızlık yapıldığından söz edilmiştirMilleti millet yapan ve milleti kalkındırmanın temeli dil olduğu belirtilmiştir.

YİNE BİR DİL DRAMI
Ülkemizde dili özleşleştireceğiz deyip de yıkmaya çalışanların olduğu belirtilmniştir.co'ber kelimesinin okunması üzerinde durulmuştur.Dili güzel konuşan bazı kişilerin başkaları tarafından gerici damgası yediği belirtilmiştir.Âşıkpaşa Zâde tarihinden bir örnek verilmiştir.Son olarak da yine co'berin nasıl okunması gerektiği anlatılmış ve yanlış okuyan kişiler cahil olarak adlandırılmıştır.

28 YIL SONRA
Dil inkılâbı üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen Türkiye'de dil işlerinin tam bir çıkmaz içinde olduğu belirtiliyor.Dilimizin çeşitli politikalara alet edildiğinden söz edilmiştir.Karmaşıklığa yol açan sebep ise uydurulan kelimelerin zevksizliğidir.28 yılda 4-5 defa ve bazan birbirinin tamamıyla zıddı emirlere uyularak ve her şekilde aşırılığa gidilerek yapılan bu hareketler ortasında Türkçe'miz bir o yana bir bu yana itilmiş ve dildeki bu zıtlıklar halkımızın dil hareketine karşı güvenini sarsmıştır.bütün bu hareketler ortasında Türkçe'ye sevgiyle ve bilgiyle sadık kalmış aydınlar da olmuştur.Sol hareketler dilimizi yozlaştırmaktadır.Medenî olabilmek için öncelikle zengin bir dilimizin olması gerekir.Öz Türkçe deyimi bazı kişiler tarafından kullanılmaktadır.Türk dili özleşleştirilmek bahanesiyle fakirleştirilmektedir.Dünyada dil realitesi öz dil şeklinde değildir.Ortak bir medeniyetin ihtiyaçlarıyla dolu tüm milletler birbirinden kelime almaya mecburdurlar.Önemli olan bunu millîleştirmektir.Tıpkı İstanbul'un Bizans'tan alınıp Türk vatanı olması gibi...Sahte öz Türkçecilik milliyetçiliği öldürmek için icad edilmiş çok kurnaz bir yıkıcılıktır.Bazı kelimeler Türkçeleştirilerek millîleştirilmiştir.Devrik cümle kullanılması Türkçe'ye ihanettir.Dil yıkıcıları dilimizin cümle yapısına yapışarak devrik cümleyi yaymak yoluyla dilimizi temelden yıkmak istemişlerdir.Hre dilin başka dillerden alınmış kelimelerine bakılmaz esas olan kelimelerinin dilbilgisi kaidelerine göre çekimlerine, söylenişlerine bakılır.Türkçe bir mecazlar ve cinaslar dilidir.Bir kelimeyi türlü mânâlarda kullanmak zevki ,Türkçe'nin dehasını teşkil eden çizgilerdendir.Türkçe de birçok kelime pek çok mânâya gelir.Bu dilimizin zenginliğini gösterir.Nihad Sâmi Banarlı ,Türk milletinin bu derin dil zevkine;onun yarattığı ve yaşattığı dilin sesine,mimârîsine,her kelimede hattâ her hecede saygı ve sevgi gösterecek bir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://oktaydogu78.forummum.com
 
Komposizyon İle İlgili Konular
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: dersler :: edebiyat - türkçe-
Buraya geçin: